Zift deneyi
Okurlarımız soruyorlar. Okurlarımızın kafası zaten oldum olası çok karışık. Editörüm diyor ki, “Kafaları karışık olmasa zaten neden bizi okusunlar, pikniğe gidip beyaz peynirle karpuz yerler, televizyon izlerler, evlerinde akvaryumu falan seyrederler.” Ona hak veriyorum vermesine ama milyonların okuduğu bir deneme yazarı olarak okurlarımızın sorulara da elden geldiğince cevap vermek istiyorum.
Akdağmadeni’nden bir okurumuz mesela, içerik bombardımanından muzdarip olduğumuz şu çağda çocuklarımıza ne izletelim diye soruyor.
Bence, çocuklarımıza Avustralya Queensland Üniversitesi’nde 95 yıldır devam etmekte olan dünyanın en uzun süreli bilimsel deneyini izletebiliriz. Sübyanı oturtsak ekranın başına, şu linke tıklayınca açılacak olan canlı webcam görüntüsünü açsak, zift damlayınca haber ver evladım deyip işimize baksak olmaz mı?
Zift mi damlayacak?
Zift deneyi, Profesör Thomas Parnell’in başının altından çıkıyor. Zift, hani şu asfaltta falan kullandığımız, neredeyse katı ama teknik olarak sıvı madde. Parnell’in derdi de öğrencilerine katı gibi görünen bazı maddelerin de akışkan olabileceğini göstermek. Bu maceracı bilim insanımız 1927’de altında huni olan bir kaba ısıtılmış zift doldurup üç yıl bekliyor. O arada oğlanı dersaneye yazdırıyor, ev kredisine giriyor, bacanağıyla köyde kiraz bahçesi dikiyorlar falan. Üç yılın sonunda, huninin altındaki kapağı kesiyor ve zift ne zaman damlayacak diye beklemeye başlıyor. Bu tabii Umut Sarıkaya’nın meşhur karikatüründe devasa bir plastik bidondan bardağa su koymaya çalışmak kadar olmasa da gergin bir bekleyiş. İnsan yaşlanır yani beklerken ki öyle de oluyor. İlk damla yaklaşık sekiz yıl iki ay sonra, 1938’in Aralık ayında düşüyor.
Sonrası pıt pıt pıt. Adım adım ilerleyelim:
1927 — Isıtılmış ziftin kaba dökülmesi
Ekim 1930 — Huninin altındaki kapağın açılması
Aralık 1938 — İlk damla
Şubat 1947 — İkinci damla
Nisan 1954 — Üçüncü damla
Mayıs 1962 — Dördüncü damla
Ağustos 1970 — Beşinci damla
Nisan 1979 — Altıncı damla
Temmuz 1988 — Yedinci damla
Kasım 2000 — Sekizinci damla
Nisan 2014 — Dokuzuncu damla
Gördüğünüz gibi, 1988 yılına kadar ortalama sekiz yılda bir düşen damlalara o tarihten sonra bir şey oluyor ve 12 ila 13 yıl arasında düşmeye başlıyorlar. Bunun bir nedeni var. Üniversite biraz palazlanmış olacak o yıllarda, görgüsüz gibi klima alıyorlar hemen mekâna. (İşte Amerika’yla bir ortak yönümüz daha: Görgüsüzce, aşırı klima kullanımı. Hele o şehirlerarası otobüslerde gizil gizil estirip hasta ettiğiniz, o en çok dizinden, biraz da belinden alan teyzelerimizin hakkını nerede nasıl ödeyeceksiniz kaptan şoförler odası?) Dolayısıyla ortalama oda sıcaklığı düşüyor ve buna bağlı olarak da damlaların düşme aralığı 12–13 yıla kadar çıkıyor.
Mainstone Hoca’nın damlayla imtihanı
1961 yılında deneyi, aynı okulda fizik profesörü olan John Mainstone devralıyor. Öyle ki, Halka ve Olaylara Gardiyan gazetesinin haberine göre, Mainstone, Nisan 1979’da bir Cuma akşamı karısını arayıp, hayırlı Cumalar diledikten sonra, onu yemeğe beklememelerini, zira dokuz yıldır bekledikleri damlanın tam da o sıralar düşmek üzere olduğunu söylüyor. (Bunda o akşam yemeğe gelecek olan kaynına ayar olmasının da etkisi var ama bu başka yazının konusu.)
Zavallı Mainstone, Cuma gecesini damla düşecek diye laboratuarda geçirip muradına eremeyince, Cumartesi de aynı bahaneyi göstererek evine gitmiyor. Karısı bir zift damlası kadar kıymetim yokmuş diye yakınadursun etrafındakilere, damla o gün ve ertesi gün de düşmüyor. Mainstone artık dayanamayıp Pazar akşamı, lig maçlarının özetlerini de hesaba katarak süklüm püklüm evine gidiyor. Pazartesi sabah yorgun argın kalkıp, dünyaya ve hayata dair bildiği tüm küfürleri savurarak işe gittiğinde ne görse beğenirsiniz peki? Damla o yokken düşmüş!
Neyse ki ömrü uzun oluyor Mainstone’un, 2013’te öldüğünde deneyi aynı okuldan bir başka hoca Andrew White devralıyor ve aynı adanmışlıkla işine devam ediyor.
Premium ziftçilik
Sonuçta, zift damlası ne zaman düşecek diye ekranın karşısında soluk soluğa bekleyecek olan veletlerimize, olayın heyecanını artırmak için şunun gibi bilgiler de verebiliriz.
Deneyin yapıldığı Avustralya kıtası her yıl kuzeye doğru 68 milimetre hareket ediyor. Oysa bizim zift damlası öyle inatçı ki, koca Avustralya kıtasından bile on kat daha yavaş.
Deneyde kullanılan ziftin akışmazlığı (viskozite de diyebilirdim, demedim, ama şimdi demiş bulundum, çünkü yüksek sesle binlerce kez viskozite demekte sonsuz faydalar görüyorum) balın 2 milyon katı, suyun ise 20 milyar katı derecesinde. Ama yine de ne demişler? Akmasa damlar!
Tüm bunlara rağmen çocuğunuz yine sıkılıyorsa, konuyla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, dünyadaki gelişmelerle birlikte yeniden gündeme gelen şu meşhur türkümüzü ona öğretmeyi deneyebilirsiniz:
Sivastopol önünde yatar gemiler
Atar da nizam topunu yer gök iniler
Yardımcıdır bize kırklar yediler
Aman da padişahım izin ver bize
İzin de vermez isen dök bizi denize
Platinyum ziftçilik
Yine de yetmediyse, bu var, zift meselesi: