Serkeş Gezginler İçin Berlin Rehberi (3) — Sokak Numaraları

Deniz Arslan
3 min readSep 20, 2018

--

Dikkat ettiniz mi, hiç Türk’e benzemiyorsunuz. Yok yok o değil, dikkat ettiniz mi Berlin’in sokak numaralarında bir gariplik, bir tutarsızlık var. Şehrin dış çeperindeki mahallelerde sistem bizdekinin aynısı, yani zikzak şeklinde ilerliyor, tekler ve çiftler muntazaman ayrılmış. Ama merkeze gittikçe birçok sokakta tek-çift düzeni berhava oluyor ve yan yana evler bir-iki-üç diye gidiyor. 1 numaranın tam karşısındaki bina mesela 216 numara olabiliyor, Samsun sigarası gibi. Bu tutarsızlık Almanya’nın başka yerinde yok, sadece Berlin’de. (Belki bu yüzden, “Münih’in nesini seversiniz üstad?” diye sorduklarında, Göthe, “Berlin’e dönüşünü” diye cevap veriyor.)

Foto: Arda Funda

Bunun neden böyle olduğunu ve sizi neden hep İtalyan sandıklarını hiç merak ettiniz mi bilmiyorum ama ben ettim. Günümüzde medeniyet ve gelişmişlik bayrağını Almanlar taşıyor olabilir ama bir 250 yıl kadar geriye gittiğimizde Fransızların düzene çomak soktuğunu, devrimden sonra yeni Fransa’yı inşa etmeye girişip her şeyi baştan düzenlediklerini biliyoruz. İşte bu evlere numara verme işini de Fransızlar icat ediyor.

Paris’te bütün bunlar olurken, Berlin’de evlerin kapısında isim, bayrak, aile arması yahut semboller var sadece. (Belki bu yüzden, “Berlin’in en çok nesini seversiniz üstad?” diye sorduklarında, Balzac, “Paris’e dönüşünü” diye cevap veriyor.) Neyse, Fransız devriminden on sene sonra Berlin’in o zamanki emniyet müdürü Johann Philipp Eisenberg amir, Kral’dan icazet aldıktan sonra Berlin’deki evleri de numaralandırmaya başlıyor ve bunun için de tıpkı Fransızlar gibi “nal sistemi” dedikleri bir yöntem kullanıyor. Buna göre caddenin başlangıcından itibaren sağdaki binalar 1–2–3 diye numaralandırıyor, cadde bitince karşıdaki evden bu kez de geriye doğru numaralandırma yapılıyor. Bir çeşit U dönüşü yani. Ama asıl U dönüşünü yüz elli sene sonra yapacaklar, biraz sabır. (Hiç Türk’e benzemiyorsunuz ama sabırsızlığınız sizi ele veriyor kimi zaman.)

Rivayete göre, 40’li yıllarda Uşak’ın ana caddesi genişletilirken eşraftan bazı uzak görüşlü ağabeylerimiz, “Uçak mı indirecek bu bilmemne ettiğimin İsmet paşası buraya?” diye kükrüyorlarmış. Dönemin Berlin idari amirleri de benzer bir vizyonerliğin temsilcisi olarak şehrin zamanla büyüyeceğini, bazı caddelerin uzayacağını ve bu durumda tüm caddenin baştan numaralanması gerekeceğini ne yazık ki hesap edemiyor. 1805 yılına gelindiğinde Berlin şehir merkezindeki tüm sokaklar “nal sistemi”ne göre numaralandırılmış durumda. Bizimkiler tam rahat bir nefes alıp, “Ulan ne güzel iş çıkardık,” diye birer Sterni açacak ama, aynı tarihte aksi Fransızlar zikzak sistemine geçiyor. Haydaaaaa!…

Berlin merkezde nal sistemine sadık kalınıyor, ama Berlin merkez kafasına göre herkes. Schöneberg ve Zehlendorf gibi yeni filizlenen muhitler zikzak sistemini uyguluyorlar. 20. yüzyıl eşiğinde artan göçle birlikte dış mahalleler çıban gibi şişmeye başlıyor ve zikzaklı sokaklar çoğunluğu elde ediyor. Bakıyorlar ki bu işin sonu yok, şehrin nüfusu 4 milyona gelip dayanmış, 1927 yılında şehrin tamamında zikzak sistemi standart olarak kabul ediliyor. Ediliyor edilmesine de, başta nal çaktıkları diğer sokakları ne yapacaklar? Onları ellemiyorlar, zira düşünsenize işin maliyetini, Weimar Almanyasından bahsediyoruz, doyçe mark pul olmuş, somun ekmek almaya bir kucak banknotla gitmeniz gerekiyor.

Bitti mi? Bitmedi tabii ki. Berlin tarihiyle ilgili olup da Nazi parantezi açmadan her metin yayınlayışınızda, Yabancılar Polisi’nin önündeki kuyrukta bekleyen ve hiç de Türk’e benzemeyen beyaz yakalı bir Türk’ün hınk diye gittiğini duymuşsunuzdur. 33’te iktidarı zapt eden Naziler, 1936 yılında tamamı nal sistemiyle numaralandırılmış olan Mitte semtini zikzaka çevirme kararı alıp işe de caddelerin şahbazı Unter den Linden’den başlıyorlar. Ama bu projenin ömrü de tıpkı Nazilerinki gibi fazla uzun olmuyor. (Belki bu yüzden, “Leningrad’ın nesini seversiniz üstad?” diye sorduklarında, Hitler, “Berlin’e dönüşünü” diye cevap veriyor.) Nazilerden sonra Mitte’ye hükmeden Doğu Alman hükümeti ise monarşi ve militarizm kokan bazı sokakların ismini değiştirip, hazır tabelayı indirmişken şunları da zikzaka çevririverelim zihniyetiyle birkaç sokağı daha elden geçirse de Mitte’deki zikzaklı sokakların sayısı bununla sınırlı kalıyor.

Foto: Arda Funda

Hülasa, avare avare yürüyüp yolunu şaşıran ve nal sistemine göre numaralandırılmış bir sokakta olduğunu fark ederek, “Aman Tanrım Kreuzberg’in dışına çıkmışım,” diye panik içinde ağlamaya başlayan ve hiç Türk’e benzemeyen zavallıların yürek burkan hikâyeleri, uzun kış gecelerinde Alman ailelerin bugün bile çocuklarına anlattıkları masallar arasındadır.

--

--

Deniz Arslan

Ülkemizin en önemli yalançıları arasında gösterilen, serbest meslek sahibi, emekli diplomat. Pantolon eskitmecede Balkan dördüncüsü.